Bir Cherokee Cherokee

Bu şehrin gecelerini koklarken farkettim

Şiirlerimin demirbaşı bir dosta duyulan özlemin de

Çocukluğuma duyduğum özlem gibi

Hırpani bir hale karşılık geldiğini.

Özgürüm ama tek başına bir özgürlük bu

Tek başına bir ev gibi

Tek başına lunaparka gitmek gibi

Sessiz, söylencesiz, hüzünlü.

Ne ilginç değil mi?

Portakal kabuğunun keke verdiği tat.

Yağmurda yayalara çamur sıçratan arabanın canlılığı,

Sisler içinden yürüyüp gelen köpeğin gizemli silüeti,

Koca şehrin sessizliğe gömülü haliyle bile parıl parıl ışık saçması.

Ne ilginç değil mi?

Şiirlerimin demirbaşı olman,

Şiirlerimin altıyüzelliyediye tabii memuru olman,

Şiirlerimin karla ve sisle ve dosta duyulan özlemle alakalı kısımlarının kombinelisi olman.

Çay ısmarlamak isterdim size

Ya da seçeceğiniz herhangi bir içkiyi.

Bir şarkı armağan etmek isterdim

Beraber söyleyebilmek adına.

Bir manzaranın güzelliğine hayretlenirken siz

Ben sizin yanaklarınızın çocuksuluğuna hayretlenmek isterdim.

Hayallerimden, mutfaktaki becerilerimden, şiir yazma hastalığımdan bahsetmek isterdim.

Tuttuğum takımın bu sene yüzümü güldürmediğinden

Gündelik işlerimin iyi yahut kötü olduğundan bahsetmek.

Bazen hayıflanmak isterdim

Bazen gözlerimle parıl parıl gülmek.

“Halbuki neydi istediğim?

Bir şaroki şaroki” diyordu bir radyo programında bir adam.

Bense

Koca bir umutsuzluk içinde

Bilmiyorum siz kimsiniz/ben kimim

Nereden geldik/böyle/nereye gideriz.

Herkes almış bu hayattaki payını

Heyhat ki

Size bir intihar ısmarlamak düştü

Benim payıma/olsun.