Çocukluğumdan Kalma Çiçekler Öldü

image

İyice yaklaştı bana büyük karanlık.

Artık ne kibri nâzırın, ne katibin şakşağı.

Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,

güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.

Ve belki, ne yazık,

hatta en güzel yalan

beni kandırmıyor artık.

Artık söz sarhoş edemiyor beni,

ne başkasınınki, ne de kendiminki

Nazım Hikmet

El emeği göz nuruyla işlediğim hayatımın

Neresinde yanıldım ben?

Neresinde yanıldım ben yaşanmışlıklarımın?

Ben

Sevişlerimin, özleyişlerimin, ağlayışlarımın

Neresindeyim şimdi?

Birazdan ölür çocukluğumuzdan kalma çiçekler.

Yirmibeş mart çarşamba

Sesine biraz daha yabancıyım

Sesin çingene bir kazak kadar fuşya.

Hatırlat bana

Bir gün Istanbulla kesişirse yolum

Hayallerimi yakalım teneke bir boya kovasında

İçine çok sevdiğim kitaplarımı atalım

İçine çok sevdiğin kırmızı Marlborolar, yitik gençlik sonraları,

Yurttan kaçış öyküleri, antidepresanlı uykusuzluklar atalım.

Bir fesleğen alamadan kendime henüz

Gideceğim bu şehirden.

Bu belirsizlik, bu yağmur, bu tüm şehir senin olacak

Ben ölmek devasını alıp gideceğim.

Bir Yeşilçam filmi gibi basit,

Ucuz, patırtısız, maddi kaygılarla bezenmiş bir terkedişle

Zamanın yorgunluğunu fırsat bilip

Gideceğim.

Çocukluğumdan kalma çiçekler öldü.

Bu, yirmialtı mart perşembe diye geçti tarihe

Gençliğimden kalma hayallerim gerçekleşmedi.

Ne yaşadıysam gençliğimde, ne düşündüysem orada kaldı.

Şiir artık Beyoğlunda ayazda donarken

Ağzımızdan soğuk  dumanlar çıkarken

Sigara üzerine sigara yakarken

Geleceğe dair inatla hayaller kurabilirken

Bir çaycı köşesinde

Dile gelebilen birşey değildi.

Anladım;

Düşlediğim, düşlediğimiz bir hayatımız yok artık

Saat sıfıriki oniki artık düşlerimiz de yok.

Ekmek parası, pahalı kravatlar,rugan ayakkabılar

Ve gösterişli çürümüşlüklerimiz var.

Artık kelimelerim değil harflerimdir haykırışlarım

Harflerimdir benim muhtıram, benim darbem, benim başkaldırım.

Kimsenin duyamayacağı, vicdan azabı çekmeden anlamaktan imtina edilir

Damgasıyla mühürlenmiş gibi sanki açıp bakmayacağı

Haykırışlarımdır ismim.

Geceye bakıyorum şimdi terkedilmiş gözlerle

Biraz yaşlanmış gözlerim ki şehrin ışıkları sarı flaşlar halinde patlıyor

Bir kargaşa bürüyor havsalamı

“Neresinde yanıldık biz bu hayatın” diyor şair

Hayatın tanklar ve toplarla üzerime gelmesi uzun sürmüyor

Babamın hoşuna gidecek bahaneler buluyorum

Biraz daha kaçabilmek için gerçekliğinden

Biraz daha uzatabilmek için iç çekişlerimi,

Biraz daha

Can çekişlerimi.

Saat sıfırdört ondört,

Yaklaşıyor

Hepimize karanlık.