Çocukluğumdan Kalma Çiçekler Öldü
…
İyice yaklaştı bana büyük karanlık.
Artık ne kibri nâzırın, ne katibin şakşağı.
Tas tas ışık döküyorum başımdan aşağı,
güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan.
Ve belki, ne yazık,
hatta en güzel yalan
beni kandırmıyor artık.
Artık söz sarhoş edemiyor beni,
ne başkasınınki, ne de kendiminki
Nazım Hikmet
El emeği göz nuruyla işlediğim hayatımın
Neresinde yanıldım ben?
Neresinde yanıldım ben yaşanmışlıklarımın?
Ben
Sevişlerimin, özleyişlerimin, ağlayışlarımın
Neresindeyim şimdi?
…
Birazdan ölür çocukluğumuzdan kalma çiçekler.
Yirmibeş mart çarşamba
Sesine biraz daha yabancıyım
Sesin çingene bir kazak kadar fuşya.
…
Hatırlat bana
Bir gün Istanbulla kesişirse yolum
Hayallerimi yakalım teneke bir boya kovasında
İçine çok sevdiğim kitaplarımı atalım
İçine çok sevdiğin kırmızı Marlborolar, yitik gençlik sonraları,
Yurttan kaçış öyküleri, antidepresanlı uykusuzluklar atalım.
…
Bir fesleğen alamadan kendime henüz
Gideceğim bu şehirden.
Bu belirsizlik, bu yağmur, bu tüm şehir senin olacak
Ben ölmek devasını alıp gideceğim.
Bir Yeşilçam filmi gibi basit,
Ucuz, patırtısız, maddi kaygılarla bezenmiş bir terkedişle
Zamanın yorgunluğunu fırsat bilip
Gideceğim.
…
Çocukluğumdan kalma çiçekler öldü.
Bu, yirmialtı mart perşembe diye geçti tarihe
Gençliğimden kalma hayallerim gerçekleşmedi.
Ne yaşadıysam gençliğimde, ne düşündüysem orada kaldı.
Şiir artık Beyoğlunda ayazda donarken
Ağzımızdan soğuk dumanlar çıkarken
Sigara üzerine sigara yakarken
Geleceğe dair inatla hayaller kurabilirken
Bir çaycı köşesinde
Dile gelebilen birşey değildi.
…
Anladım;
Düşlediğim, düşlediğimiz bir hayatımız yok artık
Saat sıfıriki oniki artık düşlerimiz de yok.
Ekmek parası, pahalı kravatlar,rugan ayakkabılar
Ve gösterişli çürümüşlüklerimiz var.
…
Artık kelimelerim değil harflerimdir haykırışlarım
Harflerimdir benim muhtıram, benim darbem, benim başkaldırım.
Kimsenin duyamayacağı, vicdan azabı çekmeden anlamaktan imtina edilir
Damgasıyla mühürlenmiş gibi sanki açıp bakmayacağı
Haykırışlarımdır ismim.
…
Geceye bakıyorum şimdi terkedilmiş gözlerle
Biraz yaşlanmış gözlerim ki şehrin ışıkları sarı flaşlar halinde patlıyor
Bir kargaşa bürüyor havsalamı
“Neresinde yanıldık biz bu hayatın” diyor şair
Hayatın tanklar ve toplarla üzerime gelmesi uzun sürmüyor
Babamın hoşuna gidecek bahaneler buluyorum
Biraz daha kaçabilmek için gerçekliğinden
Biraz daha uzatabilmek için iç çekişlerimi,
Biraz daha
Can çekişlerimi.
…
Saat sıfırdört ondört,
Yaklaşıyor
Hepimize karanlık.