DEVRİYE NOTLARI

gece devriyesi

Türlü safsatalarla kandırma kendini.
Biliyoruz ikimiz de
Biliyoruz hepimizde var az çok hainlik.
Bu telaşım,
Bu yol- iz bilmezliğim,
Bu korkaklığım,
Bu toyluğum,
Bu etimdeki yaralarla
Savaştım, sakladım cennetini,
Saklayamadım.

Ne varsa çocukluğun kısa pantolonlu günlerine dair içimizde.
Ne varsa işte hayata bir türlü kanımız ısınamamışsa
Sevememişsek bir gün bile ingilizceyi
Bir gün bile bu zapturapt yakamızı bırakmamışsa,
Şair olma hevesimiz her gece alaflanıp
Her gün sinivermişse en kuytu köşelere,
Ne varsa işte kardeşim
İçinde,
İçimde,
Ne kadar azimsizlikle ve
Adam olmaya olan hevessizlikle
Hainliğe dair ne kadar ne varsa pamuk şekerinde
“Pamuk şekeri elindeyken ne kadar masumdu tanrım” demişse
“Komutanım!” demişse bir asker
Bir diğeri ağlamışsa omuzunda
Nöbet kulübelerinde erimişse bir çoğunun gençliği
Bir çoğu arabesk dinlerken yakalanmışsa amirine
Disiplin kurulunun toplantısına az bir zaman kala
Sevmişse yüreğim kendinden haberi olmayan kadını.

Ve Leyla…
Bir şarkıysa şark ile başlayan cümlenin öznesi
Leyli adamlara en çok yakışan kadın sesi.
Niçinse Leyla niçinse Anna
Niçinse aşk mıhlanmışsa bu adamların alnına
Orada bırakmak gerekirdi ölü doğmuş bu devrimi.

Fakat hayır,yapamadık!
Niçin kendi kendimizi leyli adamlar ilan edip
Uyumamışsak geceleri
Düşmek için tuzaklar aradığımız doğruysa
Şehrin nicel ve parıltılı caddelerinde,
Ve ben bilmiyorsam huzuru avuçlamak nedir?
Gözleri yaşartırcasına
Ve yutkunamamak/ mutluluktan/ nedir?
Anlayamamışsam bir türlü gürültü ile sessizlik arasındaki farkı
İtikadımca dinginlik dingin bir denizde başıboş bir sandalı
Sindirmekse kasırgalar içinde.
Her şehirde ayrı ayrı kurduğumuz sevi hikayelerinin,
Ayrı ayrı çizdiğimiz şiirlerin ve karikatürlerin öznesi
Hep aynı kadına çıkıyorsa
Bizi hep aynı kadın rüyalarımızda terk ediyorsa
Bazen ağlayınca İzmir/bizi kıskanıyorsa
Bazen ağlayınca/Istanbul çok güzel oluyorsa
Cevabını bulamadığım renkler gözlerimi kapatınca
Kırk atlıkarıncada kırk çocuk ölüyorsa
Ve biz hala bu yaşta/ inadına yaşlanabiliyorsak
Yaşıyoruz demektir
“Acılı olduğu açıkça anlaşılamayan” bu dünyada.

Ey uyumak için önümüze sonsuzluğu seren zaman,
Ey çiçeklerle bezenip
Kof rüzgârlarla örselenen bahar.
Benim öğrenmem gerekti
Su niçin yolunu bulurdu?
İncir neden sebep süt toplardı?
Bu sessizlik,
Bu karanlık,
Bu dingin denizde karadan uzaklaşma hissi,
Bu ruhumu sindirmeye hevesli kasırga ile
Savaşırdım, saklardım cennetini.
Saklayamadım.
Fakat benim öğrenmem gerekti
Kibirsizliği aşikar bir neyden çıkan sesin acısını
Unutabilmek için ömrümün umulmaz sancısını.