SÜKUT
İnce.
Ama hakikaten ince bir yağmur yağıyor.
Annem bana kandil kokulu dualar topluyor.
Şiirin dünyayı kurtaracağına inanmıyor fakat.
Her seferinde ‘hayırlısı’ diye ellerini sürerken yüzüne
Sanki seni söylüyor.
Ben elimde idare lambası
El yordamıyla yaşamaya çalışırken / İdareten
Kurmaya çalışırken muvazenesini uyku ile uykusuzluğun
Kurmaya çalışırken “bu cihanın kaşanesini kum üstüne”
Annem bana sistematik dualar topluyor.
Gecenin ve seslerin en ıssız anında
Ve bıkmadan her defasında
Cenneti dilerken bilmiyor / Seni diliyor.
Şimdi ince bir yağmur yağıyor
Müphem kaygılarla istikbalime bakarken
Sıkıntısız bir rüzgar vuruyor enseme
İntibah hissinden uzakta fakat
Ziyadesiyle mağrur bir ülkede
Seni sevdiğim zamanlara mütemadi bir özlem sıkışıyor.
İnce.
Ama hakikaten ince bir yağmur yağıyor.
Sana idamlık kelimeler getiriyorum
Şehrin ıssız köşelerinde
Üstelik yıldızlı bir gecede
El ele değildik ve
Lalesiz bahçede çay içemedik diye
Sana idamlık kelimeler getiriyorum
Ama hakikaten ince bir yağmur yağıyor diyorum.
İnce.
Sisli bir sabahın dilediği günaydınlarla uyan Anna
Bu kanserli kentle ölüm konusunda anlaşabilseydik
Seni sevmezdim muhakkak muvakkat bir sevgi olmasın diye
Heyhat ki tersi bir durumda lafzi garabete uğruyoruz
İnsanın üzerine tanklar ve toplarla geliyor şehir
Hayallerin süslü birer harabeye dönüşüyor.
Seni sevince kıyametlerin kopması olağandır işte
Anla
Tabi ölüm her daim muhtemel
Sen kat’i olduktan sonra.
Aleyhime delil teşkil edecek ifade tutanaklarım
Damga vergisini yatırdığım evraklar ve bahar
Kırlangıçlar, papatyalar, buhranlar ve intiharlarla
Aleyhime olan ne kadar delil varsa
Toplanıp, seni vurup
Seni vermeyecekler bana
İhtilal haberleri gelmeden şimdi / Bir sigara
Çünkü geceleyin içilen bir sigara
Üstelik yalnızsan ve idare lambasında gaz kalmamışsa
Tamam.Tamam bitmeliydi.Tamam Gazaliyle bitmeliydi bence de bu sayfa
“Her beşeri kasırgayı takip eden sükut
Tüm bunların ne de boş olduğuna sübut”